بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ٱشۡدُدۡ بِهِۦٓ أَزۡرِي ٣١

Ona arkamı dayayıp güç kazanmamı sağla.

– Seyyid Kutub

وَأَشۡرِكۡهُ فِيٓ أَمۡرِي ٣٢

O'nu görevime ortak et.

– Seyyid Kutub

كَيۡ نُسَبِّحَكَ كَثِيرٗا ٣٣

Böylece seni daha çok noksanlıklardan tenzih edelim.

– Seyyid Kutub

وَنَذۡكُرَكَ كَثِيرًا ٣٤

Senin adını daha çok analım.

– Seyyid Kutub

إِنَّكَ كُنتَ بِنَا بَصِيرٗا ٣٥

Kuşku yok ki, biz senin gözetimin altındayız.»

– Seyyid Kutub

قَالَ قَدۡ أُوتِيتَ سُؤۡلَكَ يَٰمُوسَىٰ ٣٦

Ey Musa, bu istediklerin sana verilmiştir.

– Seyyid Kutub

وَلَقَدۡ مَنَنَّا عَلَيۡكَ مَرَّةً أُخۡرَىٰٓ ٣٧

Biz, bundan önce de bir kere daha sana lütufta bulunmuştuk.

– Seyyid Kutub

إِذۡ أَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰٓ أُمِّكَ مَا يُوحَىٰٓ ٣٨

Hani, annene şu mesajımızı vahyetmiştik:

– Seyyid Kutub

أَنِ ٱقۡذِفِيهِ فِي ٱلتَّابُوتِ فَٱقۡذِفِيهِ فِي ٱلۡيَمِّ فَلۡيُلۡقِهِ ٱلۡيَمُّ بِٱلسَّاحِلِ يَأۡخُذۡهُ عَدُوّٞ لِّي وَعَدُوّٞ لَّهُۥۚ وَأَلۡقَيۡتُ عَلَيۡكَ مَحَبَّةٗ مِّنِّي وَلِتُصۡنَعَ عَلَىٰ عَيۡنِيٓ ٣٩

Musa'yı bir sandukaya koy ve nehre at; nehir onu sahile atsın da oradan onu benim ve kendisinin ortak düşmanımız alsın. Gözümün önünde yetişesin diye seni sevgimin kanatları altına aldım.

– Seyyid Kutub

إِذۡ تَمۡشِيٓ أُخۡتُكَ فَتَقُولُ هَلۡ أَدُلُّكُمۡ عَلَىٰ مَن يَكۡفُلُهُۥۖ فَرَجَعۡنَٰكَ إِلَىٰٓ أُمِّكَ كَيۡ تَقَرَّ عَيۡنُهَا وَلَا تَحۡزَنَۚ وَقَتَلۡتَ نَفۡسٗا فَنَجَّيۡنَٰكَ مِنَ ٱلۡغَمِّ وَفَتَنَّٰكَ فُتُونٗاۚ فَلَبِثۡتَ سِنِينَ فِيٓ أَهۡلِ مَدۡيَنَ ثُمَّ جِئۡتَ عَلَىٰ قَدَرٖ يَٰمُوسَىٰ ٤٠

Hani kız kardeşin gidip diyordu ki: “Ona bakacak birini size göstereyim mi?” İşte böylece annen üzülmesin de sevinsin diye seni ona geri vermiştik. Ve sen bir cana kıymıştın da, seni üzüntüden kurtarmıştık. Hem seni bir çok musibetlerle denemiştik. Böylece Medyen halkı arasında yıllarca kalmıştın. Sonra da takdire göre geldin ey Musa.

– Seyyid Kutub

وَٱصۡطَنَعۡتُكَ لِنَفۡسِي ٤١

Şimdi seni sırf kendime ayırdım.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu